Bedenimiz hayatta kalmak ve yeni hayatlar yaratmak için programlanmış evrenin mucizevi enerjilerinden biridir. Her sağlıklı insan bedeni kendini kendini iyileştirebilir, doğal dengesini korur ve her şartta kendisini yenileyebilecek güce sahiptir. Genellikle ilaçların bizi iyileştirdiğini düşünürüz, oysaki burada şifayı sağlayan ne doktor ne de ilaçlardır. Bu, kişinin kendi iyileştirme mekanizmasını devreye sokmasından ibarettir. Şunu lütfen bir yere büyük harflerle yazın. “Kişinin şifası kendi içinde, kendi özündedir.”
Eğer bir doktora göründüğünüzde iyileştirilemeyecek bir hastalığınız olduğunu söylüyorlarsa, aslında size yardımcı olabilecek deneyim ve bilgi ve kapasiteye sahip olmadıkları için bunu söylüyorlardır. Ne yazık ki ‘iyileşemezsin’ kelimesini duyan birçok hasta korku içinde donup kalır. Aslında bilmeniz gereken, korkular daima bedenin bağışıklık sistemini zayıf düşürür. Gerçekten iyileştirici güç sizin kendi mucizevi bedeninizde, siz iyileşmeye izin verdiğiniz an şifalanabilirsiniz. Korkular ve bunun gibi negatif duygular sizi şifadan uzaklaştırır.
Hayat demek enerji demektir. Enerji de fiziksel realitede “bilgi” anlamındadır. Hayat, sürekli akan enerji ve bilgi alışverişinden ibarettir.
Bedenimiz kendini iyileştirebilme gücüne ve yeteceğine sahiptir. Biz buna halk arasında “iyileşme” deriz. Aslında burada hastalıktan söz ederken “enerji eksikliği” ortaya çıkmıştır. Enerji alanım bozulmuş demeyiz de hastalandım deriz. O zaman yapmamız gereken tek şey bozulan enerji alanımızı tamir etmek değil midir?
Su ve tuzun yardımı ile bedeninizin yeniden doğal dengesine kavuşarak her tür hastalığın üstesinden gelebileceğini biliyor musunuz? Burada sözü geçen maddenin ötesinde bir şeydir. Mucizedir, enerjidir.
Su ve tuz ikilisinin mucizesini keşfetmeye hazır olun. Bir çok hastalığın eşsiz bir şekilde iyileşmesini ve sağlığınızı korumanın yollarını deneyimleyerek öğreneceksiniz. Kimyasal olarak, daha doğrusu biyokimyasal olarak baktığımızda su ve tuzun arasındaki bağ sandığımızdan çok daha derin. Amaç, su ve tuzun şifalandırıcı bütünselliğini ve bu bütünselliğin yaratabileceği mucizeleri derinden anlayabilmeniz.
Şimdi yapmanız gerekenleri sıralıyorum;
•Günde ortalama 2 litre su tüketin. Burada dikkat etmeniz gereken saf su tüketiminizin 2 litre olmasıdır. Gün içerisinde içtiğiniz çay, kahve, soda, şarap, kola vb. asla ve asla suyun yerini tutmaz. Kahve ve kola gibi kafein içeren içerecekler, sağlığı tehdit eder. Bunlar bedenin su ihtiyacını karşılamadığı gibi aynı zamanda bedenden su çalan hırsızlardır. Eğer kronik bir hastalığınız varsa, bu bedeninizin susuz kalmasından kaynaklanır.
Hayatımızı sürdürebilmemiz için suya ne kadar ihtiyacımız varsa, tuza da o kadar ihtiyacımız var. Su ve tuz olmadan asla yaşayamayız. İnsan bedenini yakından inceleyecek olsaydık, yapısının su ve tuzdan oluştuğunu görebilirdik. Düşünebilmek, hareket edebilmek ve her tür bedensel fonksiyonumuzu yerine getirebilmek için tuza ihtiyacımız var. İyonize tuz, sinir liflerimiz sayesinde beyne uyarılar gönderir ve buradaki uyarılar da kaslarımıza iletilir. Tepkilerimiz de bu şekilde hayata geçer.
Hiç düşündünüz mü tatil planları yaparken neden denize doğru çekiliyoruz? Çünkü içgüdüsel olarak bilinçaltımız bizi o tanıdık frekansa, yani geldiğimiz yere geri götürmeye çalışıyor. Deniz tuzu, cilt bakımında, solunum yolu rahatsızlıklarında ve daha birçok alanda karşımıza çıkıyor.
Yaşamın oluşması ve devam edebilmesi, kristal tuz çözeltisinin oluşturduğu enerji matriksinde mümkündür. Kesinlikle sofra tuzundan bahsetmiyorum. O, bizim için katkı maddeli sodyum klorürden ibaret. Sofra tuzu bedenimiz için son derece tehlikelidir.
•Beynimiz %90 sudan oluşur. Su hafızasında yaşam enerjisi ve bilinç taşır. Bedenin kendi kendini yenilemesi, şifalandırması su sayesinde mümkündür. Susuzluğunuzu gidermek için değil; canlılık, enerji ve bilgi aktarıcısı olduğu için suyu bir besin olarak tüketin.
•Suyunuzu içmek için en ideal zaman; yemeklerden yaklaşık yarım saat önce ve yemeklerden 2 saat sonrasıdır. Yemek esnasında tüketilen su, sindirim sıvılarını incelterek sindirimi geciktirir. Bağırsaklarda gaz oluşumuna ve çürümeye sebep olur.
•Cam şişenizin ya da cam sürahinizin içine kuvars kristal kayaçları yerleştirin. Bu şekilde suyunuza doğal şekilde canlılık kazandırabilirsiniz. Kuvars kristallerinin trigonal yapısı, suyun kristal yapısını dengeye sokar.
•Bedeniniz için en sağlıklı tuz Himalaya tuzudur ve yemeklerinizde bunu kullanmayı alışkanlık haline getirin.
•Himalaya tuzu, akciğerlerdeki iltihaplanmayı azaltmaya yardımcı olur ve astım, alerjiler, soğuk algınlığı, tıkanma, saman nezlesi ve sinüs tıkanıklığı gibi diğer durumlara şifalandırır.
•Himalaya tuzu lambası kullanarak evinizin negatif enerjisini pozitife dönüştürebilirsiniz.
Herkes hayatının değişmesini ister, ama bunun için hiç bir çaba göstermek istemez. Sizden ricam burada okuduklarınızı uygulamaya başlayın. Bakalım o zaman hayatınızda neler değişip neler dönüşüyor olacak.. sihir sizsiniz. Kendi sihrinizin farkına varmak için önce bilincinizi geliştirmeniz ve süperbilinçle yüksek farkındalık algısına sahip olmanız gerekir.
Sonsuz sevgiyle..
Yonca Malak
Leave a comment